Giriş
Siyasal tarih araştırmalarında adı sıkça
geçmesine, güncel siyasal teorik tartışmalarda
bile üzerine sürekli atıf yapılmasına karşın 1-8
Eylül 1920’de Bakü’de toplanan Doğu Halkları
Kurultayı’nın esas örgütlenme nedeni, bu
anlamdaki gerçek tarihsel önemi ve bu
Kurultay’ın gerçekleşmesi sırasında Kurultay’a
hâkim olmak isteyen farklı ideolojik-örgütsel
güç dengelerinin kendi ararlındaki “soğuk
çatışma” hâlâ net bir biçimde ortaya
konulabilmiş değildir. Genellikle yanlış veya
eksik bilgiler üzerine yapılan değerlendirmeler
yanlış çıkarımların oluşmasına yol açmış ve bu
büyük kurultayın toplanmasının gerçek nedeni göz
ardı edilerek konu sâdece kabaca, Sovyet
güdümündeki “ 3. Enternasyonal’in aldığı karar
gereğince toplanan Kurultay” biçiminde ele
alınmıştır. Yine bu algılama doğrultusunda
Kurultay, Asya’daki/Doğu’daki anti-emperyalist
hareketlerin ve sosyalist devrimin Doğu’ya
yayılabilme stratejilerinin tartışıldığı;
emperyalizme karşı Rus sosyalist devriminin
bayrağı altında, Leninci ilkeler doğrultusunda
birleşilmesi gereğinin vurgulandığı geniş
katılımlı ancak resmî bir Bolşevik toplantısı
gibi değerlendirilmiştir. Kurultay içerisindeki
tartışmalara, Kurultay’a Bolşevik liderlerin
verdiği öneme ve sonuca bakıldığında böyle bir
çözümleme yapmak da mümkündür. Nitekim, şimdiye
kadar konu genellikle bu şekilde
değerlendirildi.
Ancak bütün bu gerçeklere rağmen madalyonun bir
de öteki yüzü var: O da böyle bir kurultayın
esas fikri mimarlarının, Doğu’da devrim
stratejileri Rus Bolşeviklerden farklı olan,
Galiyevciler olduğuydu. Evet, gerçekte Doğu
Halkları Kurultayı’nı tasarlayanlar, Doğu
devrimi olmadan Ekim Devrimi’nin
tamamlanamayacağını, dünya sömürge sisteminin
ortadan kaldırılamayacağını düşünen ve bu
anlamda öncelikle Doğu’daki ulusal kurtuluş
hareketlerinin örgütlenmesinin, emperyalizme ve
sömürgeciliğe karşı önce Doğu Birliği’nden
başlayarak geniş cepheli bir “mazlumlar
enternasyonali”nin kurulmasının elzem olduğunu
savunan Galiyevcilerdi. Doğuculuğu geniş cepheli
bir siyasal düşünce olarak benimseyen ve Batı’yı
sönmüş devrim ocağı olarak kabul ederek Rus
Bolşeviklerinin aksine, tek ülkede sosyalizmi
inşa etmek ya da Doğu’dan elde edilen
emperyalist pastanın kırıntılarıyla avutulmuş
olan Batı işçi sınıfından medet ummak yerine,
öncelikle Doğu’nun sömürge olarak ezilen, mazlum
halklarının ulusal devrimci dinamiklerini
harekete geçirmek gerektiğini düşünen
Galiyevciler, bu özgün düşüncelerini aktif
olarak katıldıkları Ekim Devrimi sürecinde
geliştirmişler ve aşama aşama önce Turan
sosyalizmine ardından büyük Doğucu örgütlenmeye
ve nihayetinde “mazlumlar enternasyonali”ne
gidecek bir teorik/pratik çalışma yürütmüşlerdi.
Elbette bu çalışmalar, özellikle Stalincilerin
benimsediği ve ülkeyi yeni bir emperyal
yapılanmaya doğru götürecek olan tek ülkede
sosyalizm stratejisiyle hiçbir şekilde
örtüşmüyordu. Yine Galiyevcilerin tezleri
Troçki’nin “dünyada devrim” teziyle şekli
benzerlikler taşısa da Troçkistlerin Doğu’yu
dışlayan ve sâdece “Batılı işçiye” bel bağlayan
yaklaşımlarını da Galiyevciler hatalı
görüyorlardı. Ekim Devrimi içinde meydana gelmiş
kabaca üç temel fikrî örgütlenmenin taraftarları
olarak kabul edebileceğimiz Stalinistler,
Troçkistler ve Galiyevciler arasındaki
gerilimler, çatışmalar 1930’lu yılların
sonundaki son tasfiyelere kadar sürmüş ve bu
tarihten sonra Stalinistlerin kesin zaferiyle
sonuçlanmıştır. Bu gerilimi Bakü Doğu Halkları
Kurultayı’nda görmek mümkündür.
Avrasya coğrafyasındaki Müslüman halkların esas
olarak Ekim Devrimi sürecindeki ulusal ve sosyal
kurtuluş mücadeleleri içerisinde şekillenen
Galiyevci düşünce ve hareket, Kazan
Tatarlarından Mollanur Vahidov ve Sultan Galiyev;
Türk sosyalist/komünist hareketinin
önderlerinden Mustafa Suphi; Kazak millî
devrimci sosyalistlerinden Turar Rıskulov;
Azerbaycan devrimci önderlerinden Neriman
Nerimanov gibi birçok ismi içerisinde
barındırmış; Vietnamlı devrimci Ho Şi Min’den,
Cezayir ulusalcı kurtuluş önderi Bin Bella’ya,
hatta Frantz Fanon’a kadar birçok ulusal
devrimciyi de fikri olarak etkilemiştir. Ancak
bu fikri (Galiyevciliği) esas olarak kuran ve
örgütleyen üç isim önemlidir: Mollanur Vahidov,
Sultan Galiyev ve Mustafa Suphi. Bakü Doğu
Halkları Kurultayı’nın planlanmasında ve
örgütlenmesinde bu üç ismin, Galiyevcilerin payı
büyüktür.
Galiyevci Hareketin İlk Önderi Vahidov
Galiyevci siyasal düşüncenin öncüsü Mollanur
Vahidov’dur. Ekim Devrimi akabinde gerçekleşen
iç savaşta, Müslüman sosyalistlerin lideri ve
Müslüman komiseri olarak Kazan’ı karşı devrimci
Kolçak kuvvetlerine karşı savunurken yakalanan
ve çok erken bir tarihte, 1918’de kurşuna
dizilen Vahidov, ülkemizde Sultan Galiyev kadar
tanınmamaktadır. Oysa, Galiyev (ve elbette Türk
komünisti Mustafa Suphi) Vahidov’un yardımcısı,
hatta sağ koludur. Galiyev, ancak Vahidov
öldükten sonra Galiyevci hareketin başına
geçmiştir. Sultan Galiyev’in ve Mustafa
Suphi’nin düşünce yapısında ve siyasî
aktivitelerinde çok önemli etkisi olan Mollanur
Vahidov, Doğuculuk/Doğu Birliği fikrinin de ilk
örgütsel önderi olarak nitelendirilebilir.
Galiyevcilerin ilk siyasal örgütü olan Müslüman
Sosyalistler Komitesi’nin kurucu lideri olan
Vahidov, “Galiyev’den önce Galiyevci”
diyebileceğimiz bir siyasal misyonun
temsilcisiydi. Burada, “Galiyevci terminoloji
ortaya çıkmadan önce yaşamış birisi nasıl olur
da Galiyevci olarak addedilebilir?” diye sormak
mümkündür. Şu söylenebilir ki, Galiyevcilik,
Sultan Galiyev ile sınırlı bir düşünce tarzı
değildir. Asyatik Türk ulusal sol/sosyalizm
hareketlerine ve düşünce tarzına “Galiyevcilik”
denilmiştir. Bu tarzın Sultan Galiyev’den öncesi
de vardır, sonrası da vardır. Ama en açık olarak
ortaya çıktığı dönem, Mollanur Vahidov’un
örgütsel yardımcısı olan Sultan Galiyev’in
önderlik döneminde olduğu için bu siyasal
anlayışa “Galiyevcilik” adı verilmiştir.
Mollanur Vahidov, bu tarzın ilk teorisyenidir.
Galiyev ise, düşünsel olarak Vahidov’dan doğmuş
ve onu aşmıştır.1
|Devamı 2023
Dergisi'nde| |Abone olmak için tıklayınız|
|